tuğla taşı

Sillenin güney doğusundan başlayarak güney batısına kadar uzanan dağlar  andezit nam-ı diğer sille taşlarından meydana gelmiştir. Sille taşı öncelikle bina temellerinde kullanılmıştır. Bu taşların çıkarıldığı yerlere taş ocağı denir. Bu taş ocakları  1990 lı yılların sonlarına kadar sille nin ekonomik yapısında belirleyici rol oynayan sanatlardan birisi idi. Sille’de  o zamanlar 30 civarında olan ocak sayısı yüzlerce ailenin geçimini sağlıyordu. Taş ocaklarına bağlı olarak sillede bu işin nakliyesi ve bu taşın inşaat larda kullanımı 2 yeni iş kolunu da beraberinde getirdi. Yüzlerce ailede nakliyecilik ve inşaat ustalığında geçimini sağlıyordu. Öyle ki sille taşı nasıl aranan taş ise konya civarlarında da silleli taş ustaları aranan ustalar olmuşlar ve sille taşına emeğini terini kattığı gibi ruhunun güzelliğini de katmışlardı.

Volkanizma sırasında atmosfere katılan malzemenin çökerek taşlaşması ve bunların taşınarak göl veya denizlerde tekrar depolanması (tüfit) ile oluşmuşlardır.Gri-krem renkli, içinde krem renkli kayaç parçaları ve fenokristalleri bulundururlar. Yurdumuzda Sille (Konya), Kirazlı (Eskişehir)ve Nevşehir de bulunmaktadır. Bunlar Yalıtım malzemeleri, beton agregası, tras, yapı taşı olarak kullanılmaktadır. Bunlar andezit olarak adlandırılırlar.

Andezitler porfirlerin yeni zamanda oluşmuş cinsleridir. Volkanik dağlarda bulunur. İyi bir yapı taşıdır. Kesme taş halinde kullanılır. Çok az kuvars içerir. Minarolojik bakımdan andozit riyolit-bazalt arasında yer alır. Sille yöresinde çıkan Volkanit ve Andezit özellikleri taşıyan bu taş çeşidi geçmişten bu güne kadar Konya ve çevresinin özellikle sille inşaat mimarisinin vazgeçilmez unsurlarından birisidir. İşlenmesi kolay olduğundan Konya çevresinde bulunan tarihi yapılarda ve resterasyonlar da yaygın olarak kullanılmaktadır. 2000 derece ısıya dayanıklı olması nedeniyle  Tuğla ve kiremit fabrikalarında, kireç ocaklarının fırın yapımında ,Tüm taş ekmek fırını ve etli ekmek fırınlarının vazgeçilmez unsurudur. Bu özelliğinden dolayı Bursa ,Aydın,Eskişehir ,Afyon ve Ankara da ki bazı tuğla kiremit fabrikalarında halen kullanılmaktadır. Su emme kat sayılarının yüksek olmasına rağmen kolay işlenmesi, ekonomik olması ve iyi su yalıtımı yapılması durumunda iyi bir ısı yalıtım malzemesi olması nedeniyle yapı taşı olarak tercih edilmektedir. Sille taşının hurdası da iyi sıkışması ve ekonomik olması nedeniyle yolların zemin dolgu malzemesi olarak kullanılmaktadır. Geçmişte aktif olarak çalışan 30 civarında  taş ocağı olmasına rağmen, bazı çıkarcı politikalar ve inşaat sektöründe kullanılan yeni inşaat malzemelerinin çeşit olarak, kapasite olarak artması ile , şu anda sadece 3-4 adedi üretim yapmaktadır. Yapılan üretimler de resterasyon ve dekorasyon amaçlı olarak ( merdiven basamağı ,yer döşemesi , duvar yapımı fırın yapımı …gibi) birçok kullanım yeri vardır. Tüm engellemelere rağmen görüştüğümüz silleliler taşlarının kıymetini bildiklerini yapılan caydırıcı politikaların bertaraf edilerek sille taşının tekrar eski günlerdeki işlerliğini kazandıracakların söylemektedirler. Doğal olan sille taşı ile hiçbir yapı malzemesinin  yarışamıyacağını ifade etmektedirler.

Genel bir bilgi olması açısından inşaat sektöründe kullanılan bazı yapı unsurlarının kepiler su emme katsayılarını şu şekilde sıralıyabiliriz.

Andezitik tüflerin kapiler su, emme katsayısı 2.9 kg/(m2saat °’5) , betonun kapiler su emme katsayısı 4kg/(m2saat °’5)  , traverten’ in kapiler su emme katsayısı 0.1 kg/(m2saat °’5) , kireçtaşı’ nın 0.4 kg/(m2saat °’5) granit’in  0.08 kg/(m2saat °’5) dir. Eski yapılarda yoğun olarak gözlenen nemlenmede andezitik tüfün bu yüksek, kapiler su emme katsayısının önemli derecede etken olduğu düşünülmektedir.

Sille taş ocakları bir kısım ocakların tersine normal toprak seviyesinin üzerinde küçük dağ kümeleri şeklinde oluşmuştur. Bu yüzden  hurda olarak adlandırılan küçük taşların ve taşın üzerini örten toprak kümesinin ocağın dışına çıkartılması kolaylaşmaktadır. Taş tesbit edilen arazinin üzerini örten 0 cm ile 1 metre arasında değişen toprak örtü kaldırılır. Taşın oluşum şekline göre söküm işine başlanır. Verimli ve iş çıkan taş yapısı toprak seviyesine paralel olarak oluşmuş olanlardır. Toprağa dik olacak (toprağa saplanmış )şekilde olan taş oluşumunun sökülmesi biraz daha zordur.

Sille taşı tabakalar şeklinde oluştuğu için işlemesi kolay olmakla beraber bilmeyen birisinin kolay kırılacak yere değilde farklı taraftan vurması taşın uzun süre karşı koymasına sebep olur. Taş çıkarılan yer büyükse 1 den fazla ağızlık (işlenebilir taşın olduğu diger ağızlığa yeterli emniyet uzaklığı bulunan taş sökme ve kırma yeridir.) olur. Sökülecek taşın büyüklüğüne göre küçük ise (balyoz,çivi,muhlu,çekiç gibi aletler kullanılarak) ,büyük ise delik delinip dinamit yerleştirilip patlatılarak yapılır. Sille taş ocaklarından çıkan taşın % 70 ‘i duvar yapımı için kullanıldığından taşın işlenmesine ihtiyaç olmayıp taş çıkaran ustanın yani ağızlık sahibinin mahareti ile büyüklükleri ayarlanır. Duvar yapımında kullanılacağından ve talebin rahat karşılanabilmesi için genellikle delik delinip patlayıcı kullanılarak büyük kayalar indirilir. Bu tür işlemlerde 10-15 metre küp civarına kadar  bloklar kopabilir bu kadar bir bloğu dağdan koparabilmek için bazen birkaç delik delip patlayıcı yerleştirmek gerekebilir. Bu delikler önceleri bir tarafı sivri ve ucunda elmas olan uzun çelik çubuklarla ve balyozla vurarak delinmesine rağmen sonraları bu işlem kompresörlerle yapılmağa başlanmıştır. Kopan bu bloklar usta tarafından taşın oluşum şekli göz önüne alınarak  yani oluşuma paralel olan çizgi üzerinde farklı yerlere çekiçle yuva açılıp bu yuvaya çiviler çakılarak ve çatladıkça bu çiviler kalınlaştırılarak daha küçük parçalar koparılır. Bunlarda tekrar bir kişinin ancak kaldırabileceği parçalara ayrılır. Bazen taş çivi ve çekice gerek kalmadan da balyoz ile istenilen büyüklükte kırılabilir bu ustanın bolyozu taşın neresine vuracağını bilmesine bağlıdır.

Kırılan taşın  çok küçüklü olması talep edilmez ve yapı ustaları tarfından sevilmez ve bunlar helik olarak adlandırılır. Bir taş ustası günde 2 kamyon civarında taş hazırlayabilir. Hazırlanan bu taşla birlikte dökülen toprak ve taş kırıntıları ayak altından el arabaları ile ocağın çalışmaya engel olmayacak yerine taşınır. Genellikle patlayıcı kullanımı işin ehli olanlar tarafından yapılır büyük titizlik gösterilmesi gerekir her an patlayıcının darbe alması veya yeterli miktarda fitil konulmaması yüzünden kazalar olabilir. Büyük parçalar koparılmayacaksa taşın sökülmesi çekiç ve çivi yardımıyla taşlar dağdan kaparılmaya ve muhlu lar vasıtası ile yerinden oynatılarak bulunduğu yerden çalışma seviyesine indirilirler.

Büyük bloklar halinde koparılan veya dağdan kullanılacak yere uygun özelliklerde işlenmeye elverişli olduğu görülen kapak taşı merdiven taşı. Fırın taşı olabilecek taşlar seçilir.Bu taşlar ocağın uzak bir köşesine götürülerek burada bu taşı istenilen ebat da istenilen şekil e getirecek ehil ellere bırakılır.Bura da talebe göre bu taşlara şekil verilir bu bazen merdiven ,bazen döşeme, bazen fırın taşı ,bazen mezar taşı,bazen de süs olarak kullanılan bir taş olarak karşımıza çıkar.

sille taşı 1 hazır

Sille Taşının .  ısıya çok dayanıklı olduğunu söylemiştik. (yaklaşık 2000 °C).

Sille Taşının Kullanım Alanları çok olup başlıca şunlardır.

Sille Taşı çok yüksek ısıya dayanıklı olması nedeniyle, tuğla fabrikaları, kireç ocakları, etliekmek fırınları, pide ve taş ekmek fırınlarının tabanlarında kullanılır.

Sille taşı yapı inşaasında da kullanılır. İyi bir yalıtım yapıldığı takdirde kışın sıcak, yazın serin bir ortam oluşturur.

Sille Taşı, restorasyon ve dekorasyon amaçlı kullanılmaktadır.

Sille taşı ayrıca kaydırmazlık özelliğinden dolayı yüzme havuzu kenarlarında da kullanılmaktadır.
sille taşı 1 hazır

Antik çağdan beri kullanılıyordu

Konya’da antik çağdan, 20-30 yıl öncesine kadar kullanılan ve bir tür andezit olan Sille taşı, çeşitli nedenlerle artık tercih edilmiyor. Selçuk Üniversitesi Mimarlık Mühendislik Fakültesi Mimarlık Bölümü Restorasyon Ana Bilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Osman Nuri Dülgerler, tarihin ilk yerleşim yerlerinden biri olan Çatalhöyük’ün de bulunduğu Konya’nın mimari tarihinin çok eskilere dayandığını belirtti. Dülgerler, antik çağdan beri Konya’da kullanılagelen yegane mimari yapı malzemesinin, bir andezit çeşidi olan Sille taşı olduğunu, bu taşın da Konya’nın merkez Selçuklu ilçesinin bir mahallesi olan Sille’de çıktığını ifade etti. Konya’nın en gözde tarihi eserlerinden biri olan İnce Minare Medresesi’nin, eşsiz taş işçiliğine sahip duvarının ve Osmanlı eseri olan Mevlana Müzesi yanındaki Selimiye Camisi’nin Sille taşından inşa edilen yapılar olduğunu vurgulayan Dülgerler, bu taşın çok yakın tarihlere kadar Selçuk Üniversitesi Rektörlük ve Konya Erkek Lisesi gibi binaların yapımında da kullanıldığını anlattı. Pembemsi renkteki bu taşın etkileyici bir özelliği olduğunu, kendisine has kokusuyla da Konya insanına çok sıcak geldiğini dile getiren Dülgerler, şunları kaydetti: ”Türkiye’de her bölgenin, tarihten günümüze mimari dokusunu belirleyen bir taş türü vardır. Konya’nın bu anlamda taşı ise kesinlikle Sille taşıdır. Bu taş aynı zamanda, volkanik kökenliliğine bağlı olarak sıcağa ve suya oldukça dayanıklı olduğu için, Konya’daki ekmek fırınlarının tamamına yakınında, pişirme taşı olarak kullanılmaktadır. Sille taşının bu ısıyı absorbe etme özelliği, yapı malzemesi açısından ne kadar uygun olduğunu da gösteriyor.” Artık kullanılmıyor.  Dülgerler, rengi ve kendine özel kokusu nedeniyle insana çok sıcak gelen, Konya’daki pek çok tarihi yapıya malzeme olan sille taşının, ne yazık ki günümüzde yeterince değerlendirilmediğini vurguladı. Eskiden köy olan, bugün ise mahalle statüsüne giren Sille’de bu taşı çıkarma konusunda çeşitli engellerle karşılaşıldığını anlatan Dülgerler, ”Aslında, dış cephe kaplamasında kullanılan emsallerine göre maliyeti daha düşük olan bu taşın fiyatı, yeni ocaklara izin verilmemesine, üretim azlığına bağlı olarak yükseldi. Bunda bazı vatandaşların, taş ocakları çevresindeki evlerin olumsuz etkilendiği yönündeki şikayetlerin de rolü büyük. Tüm bunlar da Konya’daki yapılara adeta ruh veren bu taşın mimaride kullanımını azalttı” diye konuştu.

Yrd. Doç. Dr. Osman Nuri Dülgerler

Telefonlar
Celalettin usta 0543 362 31 46
Menü